Kadın dedikoduları işitince, onları davet etti, onlar için güzel bir ortam ve ziyafet hazırlayarak her birine birer bıçak verdi. Yusuf'a "Kadınların karşılarına çık." dedi. Kadınlar, gördükleri karşısında adeta büyülendiler; şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Aman Allah'ım! Bu bir beşer değil, bu ancak şerefli bir melektir." dediler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | felemma | ne zaman ki | |
2 | semiat | (kadın) işitti | سمع |
3 | bimekrihinne | onların hilelerini | مكر |
4 | erselet | (haber) gönderdi | رسل |
5 | ileyhinne | onlara | |
6 | ve ea'tedet | ve hazırladı | عتد |
7 | lehunne | onlar için | |
8 | muttekeen | dayanacak yastıklar | وكا |
9 | ve atet | ve verdi | اتي |
10 | kulle | her | كلل |
11 | vahidetin | birine | وحد |
12 | minhunne | onlardan | |
13 | sikkinen | birer bıçak | سكن |
14 | ve kaleti | ve dedi | قول |
15 | hruc | çık! | خرج |
16 | aleyhinne | karşılarına | |
17 | felemma | ne zaman ki | |
18 | raeynehu | O’nu görünce | راي |
19 | ekbernehu | onu (gözlerinde) büyüttüler | كبر |
20 | ve kattaa'ne | ve kestiler | قطع |
21 | eydiyehunne | ellerini | يدي |
22 | vekulne | ve dediler | قول |
23 | haşe | haşa | حوش |
24 | lillahi | Allah için | |
25 | ma | değildir | |
26 | haza | bu | |
27 | beşeran | insan | بشر |
28 | in | ||
29 | haza | bu | |
30 | illa | ancak | |
31 | melekun | bir melektir | ملك |
32 | kerimun | güzel | كرم |
Kadın, onların dedikodu şeklindeki oyunlarını işitince, onlara haber gönderdi. Kendilerine, yaslanarak yiyebilecekleri bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. Yusuf'a da, "Karşılarına çık" dedi. Nihayet Yusuf'u görünce onu öylesine yücelttiler ki, bu yüzden bıçakla kendi ellerini kestiler ve şöyle dediler: "Aman Allah'ım! Bu bir insan değil; asil bir melek bu!"
(Züleyha) onların dedikodusunu duyunca,* onlara (davetçi) göndermiş, onlar için dayanacak yastıklar (iyi bir sofra ortamı) hazırlamış, her birine bir bıçak vermiş, (Yusuf'a da): "Çık karşılarına!" demişti. (Kadınlar) onu görünce, onu (gözlerinde) büyütmüş, (şaşkınlıklarından) ellerini kesmişler ve şöyle demişlerdi: "Haşa, Rabbimiz! Bu, bir insan olamaz. Bu ancak değerli bir melektir!"
Dedikodularını işitince kadın onları davet etti. Onlar için konforlu yerler hazırladı. Her birine birer bıçak verdi. "Huzurlarına çık!" dedi. Onu gören kadınlar ellerini kestiler ve: "ALLAH korusun, bu bir insan değil; bu ancak asil bir melekdir!" dediler.
Kadın dedikoduları işitince, onları davet etti, onlar için güzel bir ortam ve ziyafet hazırlayarak her birine birer bıçak verdi. Yusuf'a "Kadınların karşılarına çık." dedi. Kadınlar, gördükleri karşısında adeta büyülendiler; şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Aman Allah'ım! Bu bir beşer* değil, bu ancak şerefli bir melektir." dediler.
Dedikoduları kadının kulağına gelince davetçiler gönderdi. Onlara portakal* hazırladı; her birine bir bıçak verdi. Sonra Yusuf'a: "Haydi yanlarına çık" dedi. Kadınlar Yusuf'u görünce büyülendiler ve ellerini kestiler. Dediler ki "Olmaz böyle şey*! Allah için bu insan değil, olsa olsa değerli bir melek olur."
Çekiştirmelerini duyunca, onları çağırdı. Oturacak yerler hazırladı; her birine birer bıçak verdi ve "Karşılarına çık!" dedi. Onu görünce hayran kaldılar ve ellerini kestiler. Ve şöyle dediler: "Allah için; O, bir insanoğlu değil, ancak soylu bir melek olabilir!"
(Kadın) onların (bu tür) dedikodularını işitince, onları davet ederek kendileri için dayalı döşeli bir ziyafet sofrası hazırladı, her birinin eline de birer bıçak tutuşturdu ve (Yusuf'a) "Çık karşılarına!" dedi. Hanımlar onu görünce kendilerinden geçip hayran kaldılar; dahası (bu yüzden) ellerini kestiler ve "Olamaz!" dediler, "Aman Allah'ım! Bu bir insan olamaz, olsa olsa bu yüce bir melektir!"
Kadın onların oyunlarını işitince, onlara haber gönderdi. Kendilerine, yaslanarak yiyebilecekleri bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. Yusuf'a: "Karşılarına çık." dedi. Nihayet Yusuf'u görünce onu öylesine yücelttiler ki, kendilerinin ellerini kestiler. Şöyle dediler: "Aman Allahım! Bu bir insan değil; asil bir melek bu!"
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.
Onların gizliden gizliye dedikodularını duyunca, onlara bir davetçi gönderdi, onlar için dayalı döşeli bir sofra hazırladı, her birine bir bıçak verdi ve: "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görür görmez çok büyüttüler, kendi ellerini doğradılar ve: "Haşa, Allah için bu bir insan değil, ancak değerli bir melektir!" dediler.
Kadınların bu kötü konuşmaları kulağına değince, kişizadenin karısı, onları davet edip kendileri için mükellef bir ziyafet hazırladı, ve her birinin eline bir bıçak tutuşturdu. Sonra (Yusuf'a): "Çık (şimdi) onların karşısına!" dedi. Kadınlar o'nu görünce güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar ve şaşkınlıklarından ellerini kestiler: "Aman Allahım!" dediler, "Bu ölümlü biri olamaz; olsa olsa gözde bir melek bu!"
Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yusuf'a, "Çık karşılarına" dedi. Kadınlar Yusuf'u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Haşa! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir" dediler.
Vakta ki bunların gizliden gizliye dedikodularını işitti, onlara da'vetçi gönderdi ve onlar için dayalı döşeli bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi, beriden de çık karşılarına dedi, hepsi onu görür görmez çok büyüttüler, kendilerinin ellerini doğradılar ve haşa, dediler, Allah için bu bir beşer değil, mahza bir Meleki kerim.
(Kadın), onların (dedikodu yaparak kendisini dile düşürme) düzenlerini işitince, onlara (adam) gönderdi (yemeğe davet etti). Onlar için dayanacak yastıklar hazırladı ve her birine de birer bıçak verdi. (Yusuf'a): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar, (önlerine konan meyveleri soyup yemekle meşgul iken) Yusuf'u görünce onu (gözlerinde) büyüttüler, (ona hayranlıklarından ötürü) ellerini kestiler ve: "Allah için, haşa bu, insan değildir; bu ancak güzel bir melektir!" dediler.
(Kadın) Onların düzenlerini işitince onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (dalgınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Tanrı'yı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.
Vaktaki (kadın) onların gizliden gizliye yapdıkları dedi koduları işitdi, kendilerine (da'vetci) yolladı, onlar için (rahatça) yaslanacak bir yer (bir de sofra) hazırladı, onlardan her birine birer bıçak verdi. (Yuusufa): "Çık karşılarına" dedi; şimdi onlar bunu görünce kendisini büyük bir varlık olarak tanıdılar, (hayranlıklarından) ellerini kesdiler ve dediler ki: "Allahı tenzih ederiz. Bu, bir beşer değildir. Bu, çok şerefli bir melekden başkası değildir".
Onların dedikodularını işitince; onlara haber yolladı. Onlar için yaslanacak yerler hazırladı ve onlardan her birine birer bıçak verdi. (Yusuf'a) Çık karşılarına, dedi. Hepsi onu görünce kendisini çok büyüttüler. Ve ellerini kestiler. Dediler ki: Allah'ı tenzih ederiz. Haşa bu, bir beşer değildir, ancak çok şerefli bir melektir.
Kadınların çekiştirmelerini duyunca onları davet etti. Onlara koltuk hazırladı ve her birine bir bıçak verdi. Yusuf'a 'onların yanına çık!' dedi. Kadınlar, onu görünce kendilerinden geçtiler, ellerini kestiler. ve: -Haşa, Allah için bu bir insan değil, dediler. Bu çok güzel bir melek.
Hanım o kadınların kendisi aleyhindeki bu dedikodularını işitince onları konağına davet etmek üzere davetçi gönderdi. Onlar için mükellef bir sofra hazırlattı. Sofrada, ikram edilen meyveleri soysunlar diye, her misafir için bir de bıçak koydurmuştu. Onlar meyvelerini soyup kesmekle meşgul oldukları sırada, beriden de Yusuf'a: "Çık şimdi onların karşısına!" dedi. Kadınlar onu görünce hayran kaldılar, onun güzelliğine dalıp gittiklerinden, farkında olmadan kendi ellerini kestiler ve: "Haşa! Allah için bu, bir insan olamaz! Bu sadece yüce bir melek! Başka bir şey olamaz!" dediler.
(Aziyz'in karısı) onların arkasından konuşmalarını duyunca, onlara haber ulaştırıp davet verdi.. . Onlar için keyifle oturacakları mükellef bir sofra hazırlattı. Onlardan her birine de bir bıçak verdi sonra (Yusuf'a): "Karşılarına çık (görün)!" dedi. . . (Şehirli kadınlar) Onu görünce, gözlerinde (yakışıklılığını) çok büyüttüler, şaşkınlıkla (ellerindeki yerine) kendi ellerini kestiler. . . Dediler ki: "Haşa! Allah hakkı için, bu bir beşer değil; bu ancak güzel bir melektir. "
Kadın, onların dedikodusunu işitince onları davet etti. Onlar için konforlu yerler hazırladı. Her birine birer bıçak verdi. (Kadınlar, meyvelerini soymakla meşgul iken Yusuf'a:) 'Onların huzuruna çık,' dedi. Kadınlar onu görünce, öyle etkilendiler ki ellerini kestiler ve: 'ALLAH korusun, bu bir insan değil; bu ancak asil bir melektir,' dediler.
Kadın dedikoduları işitince, onları davet etti, onlar için güzel bir ortam ve ziyafet hazırlayarak her birine birer bıçak verdi. Sonra Yusuf'a "Kadınların karşılarına çık." dedi. Kadınlar, gördükleri karşısında adeta büyülendiler; şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Aman Allah'ım! Bu bir insan değil, bu ancak şerefli bir melektir." dediler.
So when she heard of their scheming, she sent for them and prepared a banquet for them, and she gave each one of them a knife. And she said: "Come out to them," so when they saw him they exalted him and cut their hands, and they said: "God be praised, this is not a human, but a blessed Angel!"
And when she heard of their scheming, she sent to them, and prepared for them a feasting couch, and gave to each one of them a knife, and said: “Come thou out before them.” And when they saw him, they exalted him, and cut their hands, and said: “God forbid! This is no mortal; this is only a noble angel!”
But when she heard of their malicious talk, she sent for them and made a sumptuous meal and then she gave a knife to each of them. She said, ‘Go out to them.’ When they saw him, they were amazed by him and cut their hands. They said, ‘Allah preserve us! This is no man. What can this be but a noble angel here!’
When she heard of their gossip, she invited them, prepared for them a comfortable place, and gave each of them a knife. She then said to him,"Enter their room." When they saw him, they so admired him, that they cut their hands. They said, "Glory be to GOD, this is not a human being; this is an honorable angel.",
So when she heard of their scheming, she sent for them and prepared a banquet for them, and she gave each one of them a knife. And she said: "Come out to them," so when they saw him they exalted him and cut their hands, and they said: "Praise be to God, this is not a human being, but a blessed angel!"
So when she heard of their scheming, she sent for them and prepared a banquet for them, and she gave each one of them a knife. She said, "Come out to them," so when they saw him they exalted him and cut their hands, and they said, "God be praised, this is not a human, but a blessed controller!"