Bunda kesinlikle bir ayet vardır. Yine de onların çoğu iman edenlerden olmadı.
- Bunun üzerine onu ve beraberinde olanları dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık. Sonra geride kalanları suda boğduk. Doğrusu, bunda ders vardır, ama çoğu inanmamaktadır. Rabbin, şüphesiz güçlüdür, merhamet sahibidir.
Çoğu inanmamış olsa da şüphesiz ki bunda bir ders vardır.
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk onaylamaz.
Bunda kesinlikle bir ayet* vardır. Yine de onların çoğu iman edenlerden olmadı.
Bu olayda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
Aslında, işte bunda, kesinlikle bir gösterge vardır. Oysa onların çoğu inanmaz.
Elbet bu (Nuh kıssası)nda da alınacak bir ders mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminler değildi
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır; öyle iken çoğu iman etmedi.
Şüphesiz bu (kıssada insanlar için) bir ders vardır, onların çoğu (buna) inanmasa da.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Şübhesiz bunda mutlak bir ayet var öyle iken ekserisi mü'min olmadı
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır.
Şübhe yok ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu iman ediciler değildir.
Muhakkak ki bunda, bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.
İşte bunda da bir ibret vardır. Fakat, onların çoğu yine de inanacak değillerdir.
Elbette bunda alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.
Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır.. . Ne var ki onların ekseriyeti iman edenler değillerdir!
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
Bunda kesinlikle bir ayet* vardır. Yine de onların çoğu iman edenlerden olmadı.
In that is a sign, but most of them are not believers.
In that is a proof, but most of them are not believers.
There is certainly a Sign in that, yet most of them are not muminun.
This should be a lesson, but most people are not believers.
In that is a sign, but most of them are not believers.
In that is a sign, but most of them are not those who acknowledge.