Eğer elleriyle sundukları nedeniyle onlara bir bela isabet ederse: "Rabb'imiz! Keşke bize bir resul gönderseydin böylece biz, Senin ayetlerine tabi olur ve inananlardan olurduk." diyemesinler diye.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velevla | keşke olmasalardı | |
2 | en | ||
3 | tusibehum | başlarına geldiği zaman | صوب |
4 | musibetun | bir felaket | صوب |
5 | bima | yüzünden | |
6 | kaddemet | yaptıkları (günahları) | قدم |
7 | eydihim | kendi elleriyle | يدي |
8 | fe yekulu | diyecekler | قول |
9 | rabbena | Rabbimiz | ربب |
10 | levla | keşke | |
11 | erselte | gönderseydin | رسل |
12 | ileyna | bize | |
13 | rasulen | bir elçi | رسل |
14 | fenettebia | uysaydık | تبع |
15 | ayatike | ayetlerine | ايي |
16 | ve nekune | ve olsaydık | كون |
17 | mine | -den | |
18 | l-mu'minine | mü'minler- | امن |
Yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, "Ey Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de ilkelerine uyup inananlardan olsaydık, olmaz mıydı?" derler.
Kendi ellerinin yapıp ettikleri nedeniyle başlarına bir musibet geldiğinde*"Rabbimiz! Bize bir elçi gönderseydin de ayetlerine uyup müminlerden olsaydık!"*diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).*
Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, "Efendimiz, bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve iman edenlerden olsaydık" diyemesinler diye...
Eğer elleriyle sundukları nedeniyle* onlara bir bela isabet ederse: "Rabb'imiz! Keşke bize bir resul gönderseydin böylece biz, Senin ayetlerine tabi olur ve inananlardan olurduk." diyemesinler diye.*
Bunu, kendi elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük geldiğinde şöyle demesinler diye yaptık: "Ey Rabbimiz! Keşke bize bir elçi gönderseydin de, senin ayetlerine uyup biz de müminlerden olsaydık."
Kendi elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir yıkım geldiğinde; "Efendimiz! Bize bir elçi gönderseydin de Senin ayetlerine bağlı kalarak, inananlar arasında olsaydık!" demesinler diye.
İmdi muhataplar, elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet gelmesi durumunda: "Rabbimiz! Keşke bize bir elçi gönderseydin de biz de Senin mesajlarına uyup inanan kimselerden olsaydık, olmaz mıydı?" demesinler diye (gönderdik seni).
Kendi ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar: "Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!"
Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına birer felaket geldiğinde: "Ey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uyup müminlerden olsaydık." demesinler diye.
Ve (ayrıca, Biz seni, Yargı Günü'nde) kendi elleriyle yapıp ettiklerinden ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi göndermiş olsaydın senin mesajlarına uyar ve inanan kimselerden olurduk!" demesinler diye (gönderdik).
Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, "Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik.
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musibet gelib de o vakıt "ya rabbena bize bir Resul gönderseydin de ayetlerine uyup mü'minlerden olsakdı ya!" diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince "Musa'ya verilen gibisi verilse ya!" dediler, ya bundan evvel Musaya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezahür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Kendi elleriyle yaptıkları (günahları) yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de ayetlerine uyup mü'minlerden olsaydık." diyecek olmasalardı (seni göndermezdik. Bu bahanelerine fırsat vermemek için seni gönderdik).
Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve inançlılardan olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Kendi elleri (ve ihtiyarları) ile öne sürdükleri (küfür ve zulüm) yüzünden onlara her hangi bir musiybet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir peygamber göndereydin de biz de ayetlerine ittiba edeydik, mü'minlerden olaydık ya" diyecek olmasalardı...
Yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: Rabbımız, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü'minlerden olsak olmaz mıydı? derler.
Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: "Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine tabi olup müminlerden olsaydık" derler diye...
Eğer senin halkın inkar ve isyanları yüzünden kıyamet günü duruşmasında başlarına azap geldiğinde:"Ey Ulu Rabbimiz, dünyada iken bize de peygamber göndermiş olsaydın, biz de ayetlerine uyarak müminler arasına dahil olurduk!" demesinler diye seni resul gönderdik.
Kendi elleriyle yaptıklarının sonucu olarak (Sünnetullah sonucu) onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz.. . Bari bize bir Rasul irsal etseydin de senin işaretlerine uysaydık ve iman edenlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (Rasul irsal etmezdik).
Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, 'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve inananlardan olsaydık,' diyemesinler diye...
Eğer elleriyle sundukları nedeniyle* onlara bir bela isabet ederse: "Rabbimiz! Keşke bize bir rasul gönderseydin böylece biz, Senin ayetlerine tabi olur ve inanlardan olurduk." diyemesinler diye.*
Thus, if any disaster strikes them as a consequence of their own deeds they cannot Say: "Our Lord, if only You sent a messenger to us, so that we would follow Your revelations, and we would be of the believers. "
And were it not that calamity should befall them because of what their hands sent ahead. Then will they say: “Our Lord: oh, that Thou hadst but sent for us a messenger, then would we have followed Thy proofs and been among the believers!”
If a disaster had struck them because of what they had already done, they would have said, ‘Our Lord, why did You not send us a Messenger so that we could have followed Your Signs and been muminun?’
Thus, they cannot say, when a disaster strikes them as a consequence of their own deeds, "Our Lord, had You sent a messenger to us, we would have followed Your revelations, and would have been believers."
Thus, if any disaster strikes them as a consequence of their own deeds they cannot Say: "Our Lord, if only You sent a messenger to us, so that we would follow Your revelations, and we would be of the believers."
Thus, if any disaster strikes them as a consequence of their own deeds they cannot say, "Our Lord, if only You sent a messenger to us, so that we would follow Your signs, and we would be of those who acknowledge."