Derken dişi deveyi kestiler ve böylece Rabb'inin emrine karşı geldiler ve "Ey Salih! Sen gerçekten gönderilenlerdensen, haydi bizi tehdit ettiğin şeyleri getir." dediler.
Derken, o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da, "Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen, bizi tehdit ettiğin azabı bize getir" dediler.
Rablerinin emrinden çıkarak o dişi deveyi boğazlamış* ve "Ey Salih! Elçilerdensen bize vadettiğini bize getir!" demişlerdi.
Deveyi işkence ederek kestiler ve Efendi'lerinin emrine başkaldırdılar: "Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir" dediler.
Derken dişi deveyi kestiler ve böylece Rabb'inin emrine karşı geldiler ve "Ey Salih! Sen gerçekten gönderilenlerdensen, haydi bizi tehdit ettiğin şeyleri getir." dediler.
Sonra Rablerinin emrine karşı gelerek dişi deveyi kestiler ve dediler ki "Bak Salih! Eğer sen elçilerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi getir de görelim."
Ardından, dişi deveyi kestiler. Böylece, Efendilerinin buyruğunun dışına çıktılar. Ve "Ey Salih!" dediler; "Bize gözdağı verdiğin şeyi getir; eğer gönderilenler arasındaysan?"
En sonunda dişi deveyi işkenceyle, vahşice katlettiler ve Rablerinin buyruğuna karşı geldiler; üstelik dediler ki: "Ey Salih! Eğer peygamberlerden biri olduğun gerçekse, haydi getir şu bizi tehdit ettiğin azabı!"
Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım."
Derken o dişi deveyi tepelediler, ayaklarını keserek öldürdüler, Rablerinin emrine baş kaldırdılar ve: "Hey Salih, sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit etmekte olduğun azabı getir de görelim!" dediler.
Ve böyle (diyerek) dişi deveyi yatırıp hunharca kestiler, Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler. Ve (bununla da kalmayıp): "Ey Salih," dediler, "eğer gerçekten Allahın elçilerinden biriysen, haydi getir şu bizi korkutup durduğun azabı!"
Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve "Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir" dediler.
Derken o nakayı tepelediler ve rablarının emrinden tuğyan ettiler ve dediler ki: Hey Salih, sen gerçek mürselinden isen bizi tehdid etmekte olduğun azabı getir görelim
Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğu dışına çıktılar; "Ey Salih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdid ettiğin (azab)ı bize getir!" dediler.
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve rablerinin buyruğuna karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden isen, vaadettiğin şeyi getir bakalım."
Derken o dişi deveyi, ayaklarını keserek, öldürdüler. Rablerinin emrinden (uzaklaşıb) isyan etdiler ve: "Saalih, eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi tehdid edib durduğun azabı getir bize" dediler.
Ve dişi deveyi kesip devirdiler de Rabblarının emrine baş kaldırdılar ve dediler ki: Ey Salih; eğer sen peygamberlerden isen tehdid edip durduğun azabı getir bize.
Ayaklarını keserek o deveyi öldürdüler. Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar ve: -Ey Salih, eğer peygamberlerden isen bize korkutup durduğun azabı getir! dediler.
Derken deveyi boğazladılar ve Rab'lerinin emrinden çıkıp O'na isyan ettiler ve dediler ki: "Salih! Sen gerçekten resullerden isen, bizi tehdit edip durduğun o azabı getir de görelim!"
(Derken) dişi deveyi vahşice boğazladılar, Rablerinin emrine itaattan çıktılar ve: "Ey Salih.. . Eğer Rasullerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı getir" dediler.
Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar: 'Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir,' dediler.
Derken dişi deveyi kestiler ve böylece Rabb'inin emrine karşı geldiler ve "Ey Salih! Sen gerçekten gönderilenlerdensen, haydi bizi tehdit ettiğin şeyleri getir." dediler.
They thus killed the camel and defied God's command, and they said: "O Saleh, bring us what you promised us if you are of the messengers!"
And they hamstrung the she-camel; and they scorned the command of their Lord, saying: “O Ṣāliḥ: bring thou us what thou promisest us, if thou be among the emissaries.”
And they hamstrung the She-Camel, spurning their Lord’s command, and said, ‘Salih! Bring us what you have promised us if you are one of the Messengers. ’
Subsequently, they slaughtered the camel, rebelled against their Lord's command, and said, "O Saaleh, bring the doom you threaten us with, if you are really a messenger."
They thus killed the camel and defied the command of their Lord, and they said: "O Saleh, bring us what you promised us if you are of the messengers!"
They thus killed the camel and defied their Lord's command, and they said, "O Saleh, bring us what you promised us if you are of the messengers!"