İşte o beldeler ki sana bazı haberlerini anlatıyoruz. Resulleri onlara beyyinat getirmişlerdi. Ancak onlar, daha önce yalanlamış oldukları şeye inanmak istemediler. Allah Kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | tilke | işte o | |
2 | l-kura | ülkeler | قري |
3 | nekussu | anlatıyoruz | قصص |
4 | aleyke | sana | |
5 | min | -nden | |
6 | enbaiha | onların haberleri- | نبا |
7 | velekad | ve andolsun | |
8 | ca'ethum | onlara getirmişlerdi | جيا |
9 | rusuluhum | elçileri | رسل |
10 | bil-beyyinati | açık deliller | بين |
11 | fema | fakat hayır | |
12 | kanu | onlar | كون |
13 | liyu'minu | inanmadılar | امن |
14 | bima | ötürü | |
15 | kezzebu | yalanladıklarından | كذب |
16 | min | ||
17 | kablu | önceden | قبل |
18 | kezalike | işte böyle | |
19 | yetbeu | mühürler | طبع |
20 | llahu | Allah | |
21 | ala | üzerini | |
22 | kulubi | kalbleri | قلب |
23 | l-kafirine | kafirlerin | كفر |
İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte, kafirlerin kalplerini Allah böyle mühürler.
İşte o şehirler, haberlerinden sadece bir bölümünü* sana anlatmakta olduklarımızdır. Yemin olsun ki elçileri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarına yine de iman edecek değillerdi.* İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler.*
Bunlar, sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Elçileri, onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarını onaylayacak değillerdi. ALLAH kafirlerin kalplerini böyle damgalar.
İşte o beldeler ki sana bazı haberlerini anlatıyoruz. Resulleri onlara beyyinat* getirmişlerdi. Ancak onlar, daha önce yalanlamış oldukları şeye inanmak istemediler. Allah Kafirlerin* kalplerini işte böyle mühürler.*
Bunlar, sana bir kısım haberlerini anlattığımız kentlerdir. Elçileri onlara o açık belgelerle (mucizelerle) gelmişlerdi de önce yalanladıkları için daha sonra inanmaya yanaşmamışlardı. Allah, kendilerini doğrulara kapatanların kalplerindeki yeni yapıyı işte böyle oluşturur.
İşte bunlar, sana haberlerini anlattığımız kentlerdir. Gerçek şu ki, elçiler onlara açık kanıtlarla gelmişlerdi. Ama daha önce yalanladıkları için inanmadılar. Allah, nankörlük edenlerin yüreklerine, işte böyle damga vurur.
Sana kıssalarını naklettiğimiz bu ülkeler... Doğrusu bütün bunlara kendi içlerinden elçiler hakikatin apaçık belgelerini getirdiler; fakat onlar, bir kez yalanlamış bulundukları için bir daha iman etmediler: İşte Allah inkarcılarının kalplerini böyle mühürler.
İşte o kentler / medeniyetler! Haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz sana. Andolsun, resulleri onlara açık-seçik deliller getirmişti. Ama daha önce yalanlamış oldukları için inanmadılar. Küfre sapanların kalplerini Allah işte böyle mühürler.
İşte bu ülkeler, sana onların 'haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.' Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar.
İşte o ülkeler -ki, sana bunların başlarına gelenlerden bazılarını naklediyoruz- andolsun ki, onlara peygamberleri açık deliller ile geldiler. Daha önce inkar etmeyi adet edindikleri için, iman etmek istemediler. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler!
Sana içlerinden bazılarının kıssalarını anlattığımız bu (önceki) toplumlara kendi içlerinden çıkan elçiler, gerçekten de hakkın ne olduğu yolunda apaçık belgeler, burhanlar getirmişlerdi; ama onlar, bir kere yalan saydıkları şeye (bir daha) inanmak istemediler. İşte bunun içindir ki, Allah, hakikati inkar edenlerin kalplerine mühür vuruyor.
İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah, kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
İşte o memleketler, bunların başına gelenlerden ba'zısını sana kıssa olarak nakl ediyoruz; celalım hakkı için onlara Peygamberleri beyyinelerle geldiler öyle iken iyman etmek istemediler, çünkü ondan evvel inkar etmeği adet etmişlerdi, Allah kafirlerin kalblerini işte böyle tab'eder
İşte o ülkeler; sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun, elçileri onlara açık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarından ötürü, inanmak istemediler. İşte Allah, kafirlerin kalblerini böyle mühürler.
İşte bu ülkeler, sana onların 'haberlerinden aktarmalar yapıyoruz'. Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle inanır olmadılar. İşte Tanrı kafirlerin kalplerini böyle mühürler.
İşte o memleketler (in haali! Habibim) sana onların haberlerinden bir kısmını naklediyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık alametler (mu'cizeler) getirmişdir. Fakat daha evvelden yalanlamış oldukları şeylere iman etmediler. İşte kafirlerin yüreklerine Allah böyle mühür basar..
İşte o kasabaların haberlerinin bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki; peygamberleri; onlara apaçık burhanlar getirdi de, önceleri yalanladıklarından inanmadılar. İşte böyle mühür basar Allah kafirlerin kalblerine.
İşte bu sana haberlerini anlattığımız ülkelerdir. Onlara elçilerimiz açık belgelerle gelmişlerdi de daha önce yalanladıklarına iman etmeye yanaşmadılar. İşte Allah, kafirlerin kalplerini bu şekilde damgalar.
İşte o ülkelerin haberlerinden bir kısmını sana böylece anlatıyoruz. Oraların halklarına peygamberlerimiz açık deliller, mucizeler getirdiler. Fakat onlar iman etmediler. Çünkü ondan önce tekzip ve inkar etmeyi adet haline getirmişlerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler!
İşte o çeşitli yerleşim alanındakiler ki onların haberlerinden sana art arda anlatıyoruz.. . Andolsun ki Rasulleri, açık deliller olarak gelmişti. . . (Fakat) önceden yalanladıklarına (Din'e, B sırrınca) iman etmediler. . . İşte Allah, hakikat bilgisini inkar edenlerin kalplerini böyle mühürler (bilinçlerini kilitler).
Bunlar, sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Elçileri, onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarına inanacak değillerdi. ALLAH kafirlerin kalplerini böyle damgalar.
İşte o beldeler ki sana bazı haberlerini anlatıyoruz. Rasulleri onlara beyyinat* getirmişlerdi. Ancak onlar, daha önce yalanlamış oldukları şeye inanmak istemediler. Allah gerçeği yalanlayan nankörlerin kalplerini işte böyle mühürler.*
These are the towns whose stories We relate to you; their messengers had come to them with proofs, but they would not believe in what they had denied before. It is such that God stamps on the hearts of the rejecters.
Those cities: We relate some of their reports to thee; and their messengers came to them with clear signs, but they were not to believe in what they had denied before; thus God seals the hearts of the false claimers of guidance.
These cities – We have given you news of them. Their Messengers came to them with Clear Signs, but they were never going to have iman in what they had previously rejected. That is how Allah seals up the hearts of the kuffar.
We narrate to you the history of those communities: their messengers went to them with clear proofs, but they were not to believe in what they had rejected before. GOD thus seals the hearts of the disbelievers.
These are the towns whose news We told to you; their messengers had come to them with proofs, but they would not believe in what they had denied before. It is such that God stamps on the hearts of the rejecters.
These are the towns whose stories We relate to you; their messengers had come to them with proofs, but they would not acknowledge what they had denied before. It is such that God stamps on the hearts of the ingrates.