Zulmedenler, yeryüzündekilerin tamamı kendilerinin olsaydı, kurtulmak için onları fidye olarak verirlerdi. Azabı gördükleri zaman içten bir pişmanlık duyarlar. Ancak aralarında hakkaniyetle hüküm verilir ve haksızlığa uğratılmazlar.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velev | ve şayet | |
2 | enne | şüphesiz | |
3 | likulli | her | كلل |
4 | nefsin | nefis | نفس |
5 | zelemet | zulmeden | ظلم |
6 | ma | ne varsa | |
7 | fi | ||
8 | l-erdi | yeryüzünde | ارض |
9 | laftedet | fidye olarak verirdi | فدي |
10 | bihi | onu | |
11 | ve eserru | ve açığa vururlar | سرر |
12 | n-nedamete | pişmanlıklarını | ندم |
13 | lemma | zaman | |
14 | raevu | gördükleri | راي |
15 | l-azabe | azabı | عذب |
16 | vekudiye | ve hüküm verilir | قضي |
17 | beynehum | aralarında | بين |
18 | bil-kisti | adaletle | قسط |
19 | ve hum | ve onlar | |
20 | la | ||
21 | yuzlemune | haksızlığa uğratılmazlar | ظلم |
Zulmeden herkes, yeryüzündeki bütün servete sahip olsa azaptan kurtulmak için elbette onu feda eder ve azabı gördükleri zaman, için için yanarlar. Aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
Haksızlık eden kişi yeryüzündeki (her şeye) sahip olsaydı (azaptan kurtulmak için) elbette onu fidye olarak verirdi.* Azabı gördüklerinde, pişmanlık gizlemiş (veya pişmanlıklarını açıklamış)* olacaklardır. Aralarında adaletle hükmedilecektir ve kendilerine haksızlık edilmeyecektir.
Zulmetmiş bir can yeryüzündeki her şeye sahip olsa, onu fidye olarak vermek isteyecektir. Azabı gördüklerinde derin pişmanlık duyacaklar. Adaletle yargılanacaklar ve onlara zulmedilmeyecektir.
Zulmedenler, yeryüzündekilerin tamamı kendilerinin olsaydı, kurtulmak için onları fidye olarak verirlerdi. Azabı gördükleri zaman içten bir pişmanlık duyarlar. Ancak aralarında hakkaniyetle* hüküm verilir ve haksızlığa uğratılmazlar.
Yanlışlara dalmış her bir kişinin elinde yeryüzünün bütün malları olsa, o gün tereddüt etmeden fidye olarak verirler. Azabı görünce için için pişmanlık duyacaklardır. Aralarındaki yargılama hakka uygun şekilde yapılmış ve haksızlığa uğratılmamışlardır.
Haksızlık yapan her benlik, yeryüzündeki şeylerin tümü kendisinin olsa, kurtulmalık olarak kesinlikle verirdi. Cezayı görünce de pişmanlığı içlerinde duyacaklardır. Ve aralarında adaletle yargı verilir; onlara haksızlık yapılmaz.
Bilinci ters dönmüş her birey, eğer yeryüzündeki her şey kendisinin olsa onu (Hesap Günü) kurtuluş akçesi olarak vermek isterdi. Onlar asıl pişmanlığı, kendilerini bekleyen azabı görünce yüreklerinin en derinlerinde yaşayacaklar. Ne ki onların aralarında herkese layık ilahi bir hakkaniyetle hükmolunacak; ve onlara hiç haksızlık yapılmayacak.
Zulmetmiş her benlik, yeryüzündekiler kendinin olsa, kurtulmak için tümünü fidye verecektir. Azabı gördüklerinde pişmanlığı ta içlerinde duyarlar. Aralarında adaletle hükmedilmiştir. Asla zulme uğratılmazlar!
Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.
Zulmetmiş olan herkes bütün yeryüzüne malik olsaydı, azabı gördükleri zaman hepsi içten içe pişmanlık duyarak kendisini kurtarmak için onu feda ederdi; fakat aralarında hüküm adalet ile imza edilmiştir, hiçbirine zulmedilmez!
Haksızlık yapan herkes, dünyadaki her şey onun olsa, (o Gün) onu kurtulmak için fidye olarak verirdi. Ve (o zalimler kendilerini bekleyen) azabı görünce pişmanlıklarını gösterecek gücü (bile) kendilerinde bulamayacaklar. Yine de onlar hakkında adaletle yargıda bulunulacak; kendilerine zulmedilmeyecektir.
(O gün) zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.
Zulmetmiş olan her nefis bütün Arzdakine malik olsa idi, azabı gördükleri vakıt hepsi içten içe nedamet ederek kendini kurtarmak için onu feda ederdi, fakat beynlerinde kaza, adalet ile imza edilmiştir, hiç birine zulmedilmez
(O zaman), kendisine zulmeden her kişi, yeryüzünde ne varsa hepsi kendisinin olsaydı (azabdan kurtulmak için) onu fidye verirdi. Azabı gördükleri zaman, içlerinde pişmanlık duyarlar, aralarında adaletle hükmedilir, asla haksızlığa uğratılmazlar.
Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.
Zulmeden herkes, eğer yerde bulunan (bütün) eşyaye malik olsaydı, (azabdan kurtulmak için) onu behemehal feda ederdi. Onlar azabı görünce peşimanlıklarını açıklarlar. (Ne çare ki) aralarında, kendilerine haksızlık yapılmaksızın, adaletle hüküm olunmuşdur.
Yeryüzünde bulunan her şey, nefsine zulmeden kimsenin olsaydı, onu fidye verirdi. Azabı gördükleri zaman içlerinde pişmanlık duyarlar. Halbuki onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmolunmuştur.
Zulmetmiş herkes yeryüzündeki her şeyi fidye olarak vermek ister.. Azabı gördüklerinde pişmanlık duyarlar. Oysa onlara zulmedilmeden aralarında adaletle hükmedilmiştir.
Kendi nefsine zulmeden her kişi, dünyadaki bütün şeylere malik olsaydı bile, cezadan kurtulmak için hepsini fidye olarak verirdi. Onlar cezaları olan azabı görünce içten içe duydukları pişmanlığı açığa vururlar. Ne çare ki, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, aralarında adaletle hüküm verilmiştir.
(Kendine) zulmetmiş her nefs (bilinç), eğer yeryüzünde bulunan her şeye sahip olsaydı, elbette onu fidye olarak vermek isterdi! Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını göstermeye halleri kalmaz! Aralarında hak ettikleriyle hükmolunmuştur.. . Hak ettiklerinin dışında bir şey yaşamazlar!
Zulmetmiş bir can yeryüzündeki her şeye sahip olsa, onu fidye olarak vermek isteyecektir. Azabı gördüklerinde derin pişmanlık duyacaklar. Adaletle yargılanacaklar ve onlara zulmedilmeyecektir.
Zulmedenler, yeryüzündekilerin tamamı kendilerinin olsaydı, kurtulmak için onları fidye olarak verirlerdi. Azabı gördükleri zaman içten bir pişmanlık duyarlar. Ancak aralarında hakkaniyetle* hüküm verilir ve haksızlığa uğratılmazlar.
And if every soul that wronged had possessed all that is on Earth, it would have attempted to ransom it. And they declared their regret when they saw the retribution, and it was judged between them with fairness. They were not wronged.
And were there for each soul that did wrong all that is in the earth, it would seek to ransom itself thereby; and they cannot express the remorse when they see the punishment, and it is concluded between them with equity; and they will not be wronged.
If every self that did wrong possessed everything on earth, it would offer it as a ransom. They will show remorse when they see the punishment. Everything will be decided between them justly. They will not be wronged.
If any wicked soul possessed everything on earth, it would readily offer it as ransom. They will be ridden with remorse when they see the retribution. They will be judged equitably, without the least injustice.
And if every soul who wronged had possessed all that is on the earth, it would have attempted to ransom it. And they declared their regret when they saw the retribution, and it was judged between them with fairness. They were not wronged.
If every person that wronged had possessed all that is on earth, it would have attempted to ransom it. They declared their regret when they saw the retribution, and it was judged between them with fairness. They are not wronged.