"Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan kutlu yere güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kalu | ve dediler ki | قول |
2 | in | eğer | |
3 | nettebii | biz uyarsak | تبع |
4 | l-huda | doğru yola | هدي |
5 | meake | seninle beraber | |
6 | nutehattaf | atılırız | خطف |
7 | min | -dan | |
8 | erdina | yurdumuz- | ارض |
9 | evelem | ||
10 | numekkin | biz bir mekan vermedik mi? | مكن |
11 | lehum | onlara | |
12 | haramen | dokunulmaz | حرم |
13 | aminen | güvenli | امن |
14 | yucba | toplanıp getirildiği | جبي |
15 | ileyhi | ona | |
16 | semeratu | ürünlerinin | ثمر |
17 | kulli | her | كلل |
18 | şey'in | şeyin | شيا |
19 | rizkan | bir rızık olarak | رزق |
20 | min | ||
21 | ledunna | kendi katımızdan | لدن |
22 | velakinne | fakat | |
23 | ekserahum | çokları | كثر |
24 | la | ||
25 | yea'lemune | bilmezler | علم |
"Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. "Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler."
(İnkârcılar) "Biz seninle birlikte o doğru yola uyarsak, yerimizden (yurdumuzdan) atılırız!" demişlerdi. Onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke'ye) yerleştiren de biz değil miydik!* Fakat onların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.
Dediler ki, "Senin hidayetine uysak yurdumuzdan ediliriz." Onları, katımızdan her çeşit ürünün rızık olarak toplanıp götürüldüğü güvenli ve sınırlanmış bir bölgeye yerleştirmedik mi? Ne var ki çokları bilmez.
"Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan kutlu yere* güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar.*
Size diyorlar ki; "Eğer doğru yola, seninle birlikte biz de girsek, yerimizden, yurdumuzdan ediliriz." Dokunulmaz ve güvenli olan bir bölgeye (Mekke'ye) onları biz yerleştirmedik mi? Oraya her yerden her türlü ürün; ayrıca katımızdan da bir rızık getirilir. Ancak, onların pek çoğu bunu bilmez.
Dediler ki: "Seninle birlikte doğru yolu izleyecek olursak toprağımızdan atılırız!" Oysa Kendi katımızdan, geçimlik olarak her türlü ürünün getirilip toplandığı, güvenli ve saygın bir bölgeye onları yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmez.
Bir de: "Eğer seninle birlikte doğru yola girersek, yurdumuzdan yuvamızdan koparılırız" dediler. Ama onları, sayemizden her türlü ürünün gelip rızık olarak kendisinde toplandığı kutsal bir dokunulmazlığa sahip güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Ne ki onların çoğu bunun farkında bile değil.
Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekana yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar.
Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip kopartılırız." Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
Bir de: "Haklısın, ama biz doğru yolu tutup seninle birlikte olursak yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız." dediler. Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün taşınıp getirildiği güvenli mukaddes bir yeri mekan kılmadık mı? Fakat çoğu bilmezler.
"Seninle aynı yolu izleyecek olursak kendi toprağımızdan koparıp atarlar bizi" diyorlar. Oysa, Katımızdan rızık olarak her türlü ürünün getirilip toplandığı, koruyucu örf altında güvenli bir yere yerleştirmedik mi onları? Ne var ki, çokları (bunun) farkında değil.
Onlar, "Sizinle beraber doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız" dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.
Bir de, doğrusun amma biz o doğru yolu tutar seninle beraber olursak derhal yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız dediler, ya biz onlara darül'eman bir haremi mekan kılmadık da mı? Ona ledünnümüzden rızk olarak her şeyin semaratı toplanacak ve lakin ekserisi bilmezler
Dediler ki: "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir mekan vermedik mi? Fakat çokları bilmezler.
Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden çekilip kopartılırız." Oysa biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli (aminen) bir haremde yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
Dediler ki: "Biz, eğer senin maiyyetinde doğru yolu (tutub) uyarsak derhal yerimizden (yurdumuzdan olub) kapılırız". Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak her şey'in mahsullerinin gelib toplanacağı korkusuz bir haremde yerleşdirmedik mi? Fakat onların çoğu (bu hakıykatı) bilmezler.
Dediler ki: Seninle beraber hidayete uyacak olursak, yerimizden oluruz. Halbuki onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi? Ama onların çoğu bilmezler.
-Eğer, seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, ülkemizden sürülürüz, dediler. Oysa biz, onları katımızdan rızık olarak verdiğimiz ürünlerin gelip toplandığı emin ve saygın bir yere yerleştirmedik mi? Fakat, onların çoğu bilmezler.
"Doğru söylüyorsun, ama biz sana tabi olup o doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan olur, burada barınamayız" dediler. Oysa tarafımızdan bir rahmet olarak Biz, onları her türlü ürünün getirilip toplandığı, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bu nimetin kadrini bilmezler.
Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hakikate uyarsak, yerimizden sökülüp çıkarılırız".. . Biz onları, indimizden (lütfederek), yaşam gıdası olarak her şeyin ürünlerinin toplandığı, güvenli bir Harem'e yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğunluğu (kıymetini) bilmezler.
Dediler ki, 'Senin hidayetine uysak yurdumuzdan ediliriz. Onları, katımızdan her çeşit ürünün rızık olarak toplanıp götürüldüğü güvenli ve kutsal bir bölgeye yerleştirmedik mi? Ne var ki çokları bilmez.
"Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan kutlu yere* güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar.*
And they said: "If we follow the guidance with you, we will be deposed from our land. " Did We not establish for them a safe territory, to which all kinds of fruits are offered, as a provision from Us Indeed, most of them do not know.
And they say: “If we follow the guidance with thee, we will be swept from our land.” Have We not established for them a sanctuary secure whereto are collected the fruits of all things as a provision from Us? But most of them know not.
They say, ‘If we follow the guidance with you, we shall be forcibly uprooted from our land. ’ Have We not established a safe haven for them to which produce of every kind is brought, provision direct from Us? But most of them do not know it.
They said, "If we follow your guidance, we will suffer persecution." Did we not establish for them a Sacred Sanctuary, to which all kinds of fruits are offered, as a provision from us? Indeed, most of them do not know.
And they said: "If we follow the guidance with you, we will be deposed from our land." Did We not establish for them a safe territory, to which all kinds of fruits are offered, as a provision from Us? Indeed, most of them do not know.
They said, "If we follow the guidance with you, we will be deposed from our land." Did We not establish for them a safe territory, to which all kinds of fruits are offered, as a provision from Us? Indeed, most of them do not know.