Biz, onları oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık. Halkı ondan su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her topluluk su alacağı kaynağı bildi. Üzerlerine buluttan gölgelik yaptık, onlara menn ve bıldırcın bağışladık. Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin. Onlar, bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kattaa'nahumu | ve biz onları ayırdık | قطع |
2 | snetey | iki (oniki) | ثني |
3 | aşrate | on (oniki) | عشر |
4 | esbaten | kabileye | سبط |
5 | umemen | ümmetler halinde | امم |
6 | ve evhayna | vahyettik | وحي |
7 | ila | ||
8 | musa | Musa'ya | |
9 | izi | zaman | |
10 | steskahu | su istediği | سقي |
11 | kavmuhu | kavmin | قوم |
12 | eni | diye | |
13 | drib | vur | ضرب |
14 | biasake | asanla | عصو |
15 | l-hacera | taşa | حجر |
16 | fenbeceset | ve fışkırdı | بجس |
17 | minhu | ondan (taştan) | |
18 | sneta | iki (oniki) | ثني |
19 | aşrate | on (oniki) | عشر |
20 | aynen | göze | عين |
21 | kad | şüphesiz | |
22 | alime | bildi | علم |
23 | kullu | her | كلل |
24 | unasin | kabile | انس |
25 | meşrabehum | içeceği yeri | شرب |
26 | ve zellelna | ve gölge yaptık | ظلل |
27 | aleyhimu | üzerlerine | |
28 | l-gamame | bulutla | غمم |
29 | ve enzelna | ve indirdik | نزل |
30 | aleyhimu | onlara | |
31 | l-menne | kudret helvası | منن |
32 | ve sselva | ve bıldırcın eti | سلو |
33 | kulu | yeyin | اكل |
34 | min | -dan | |
35 | tayyibati | güzel olanlar- | طيب |
36 | ma | şeylerden | |
37 | razeknakum | sizi rızıklandırdığımız | رزق |
38 | ve ma | ama | |
39 | zelemuna | onlar bize zulmetmediler | ظلم |
40 | velakin | fakat | |
41 | kanu | onlar | كون |
42 | enfusehum | kendi kendilerine | نفس |
43 | yezlimune | zulmediyorlardı | ظلم |
Biz İsrailoğulları'nı, on iki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her oymak su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyiniz! Fakat onlar emirlerimizi dinlememekle bize değil, kendilerine zulmediyorlardı.
Biz İsrailoğullarını topluluk olarak on iki boya (oymağa) ayırmıştık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya "Asanla taşa vur!" diye vahyetmiştik. Derhal ondan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile de içeceği yeri elbette bilmişti. Kendilerini bulutla gölgelendirip onlara kudret helvası ile bıldırcın eti indirmiş (vermiş),*"Size rızık olarak verdiğimiz temiz şeylerden yiyin!" (demiştik). (Emirlerimizi dinlememekle) onlar bize zulmetmemişlerdi; ancak kendilerine yazık etmişlerdi.*
Onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. Halkı kendisinden su istediği zaman Musa'ya, "Asan ile taşa vur" diye vahiy ettik. Ondan on iki göze fışkırdı ve her kabile içeceği yeri bildi. Ayrıca onları bulutlarla gölgelendirdik ve üzerlerine menna ve bıldırcın indirdik: "Size verdiğim rızıklardan yiyin." Onlar bize haksızlık etmiyorlardı, kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.
Biz, onları oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık. Halkı ondan su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her topluluk su alacağı kaynağı bildi. Üzerlerine buluttan gölgelik yaptık, onlara menn* ve bıldırcın bağışladık*. Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin. Onlar, bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı.
Onları on iki boya, her biri ayrı bir toplum(ümmet) olacak şekilde ayırmıştık. Topluluğu (kavmi) ondan su isteyince: "Değneğini taşa vur" diye vahyettik; taştan on iki pınar fışkırdı. Her boy*, su içeceği yeri bildi. Üzerlerine bulutları gölgelik yaptık. Onlara kudret helvası* ile bıldırcını adeta yağdırdık. "Size verdiğimiz temiz ve lezzetli rızıklardan yiyin" dedik. Onlar yanlışı bize yapmadılar, aksine yanlışı kendilerine yapıyorlardı.
Onları, on iki budun biçiminde topluluklara ayırdık. Ve toplumu Ondan su istediğinde, Musa'ya, şöyle bildirdik: "Değneğinle taşa vur!" On iki pınar fışkırdı; herkes kendi içeceği yeri bildi. Onları, bulutlarla gölgelendirdik; güç helvası ve bıldırcın indirdik. "Size verdiğimiz temiz yiye ceklerden yiyin!" Onlar, Bize haksızlık etmediler. Tam tersine, kendilerine yazık ettiler.*
Derken, Biz onları on iki boydan oluşan (on iki) guruba ayırdık. Toplumu Musa'dan su talep ettiğinde, ona "Asanla taşa vur!" diye vahyettik: Bunun üzerine taştan on iki su gözesi fışkırdı da, bu sayede herkes nereden içeceğini öğrendi. Yine onları bulutla gölgeledik, onlara menn ve selva ikram ettik (ve dedik ki): "Size bahşettiğimiz rızıkların temiz ve güzel olanlarından yararlanın!" Fakat (onlar nankörlük etmekle) bize zulmetmiş olmadılar; asıl zulmettikleri kendi benlikleriydi.
Biz onları, oniki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, oniki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı.
Biz onları (İsrailoğullarını) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asan'la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp fışkırdı; böylece her bir insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Bununla beraber Biz onları oniki kabileye, o kadar ümmete ayırdık ve Musa'ya -kavmi kendisinden su istediği vakit- şöyle vahyettik: "Vur asan ile taşa!" O zaman ondan on iki pınar akmaya başladı. Halkın her kesimi kendi su alacağı yeri belirledi. Bulutu da üzerlerine gölgelik çektik, kendilerine kudret helvası ile bıdırcın indirdik ve: "Size rızık olarak verdiğimiz nimetlerin temizlerinden yiyin!" dedik. Bununla beraber onlar zulmu Bize yapmadılar, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Derken Biz İsrailoğullarını on iki boya, (ya da) oymağa ayırdık. Ve halkı Musadan su istediğinde, ona, "Asanla taşa vur!" diye vahyettik. Ve o (taş)tan on iki göze fışkırdı, ki her topluluk kendi su içeceği yeri bilsin. Ve onları bulutlarla gölgelendirdik; üzerlerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik (ve onlara): "Size sağladığımız rızıkların temiz ve hoş olanlarından yararlanın!" dedik. Ve (bütün o günahkar davranışlarıyla) Bize bir zarar vermiyorlar, ama (yalnızca) kendilerine yazık etmiş oluyorlardı.
Biz onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. (Tih sahrasında susuzluktan sıkılan) kavmi Musa'dan su istediğinde biz ona, "Asanı taşa vur" diye vahyettik. (Vurunca) taştan on iki pınar fışkırdı. Herkes (kendi) su içeceği yeri bildi. Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, fakat kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Maamafih biz onları on iki sıbta, o kadar ümmetle ayırdık ve Musaya kavmi kendisinden su istediği vakit şöyle vahy ettik: "Vur asan ile taşa" o vakit ondan on iki göz akmağa başladı, nasın her kısmı kendi su alacağı yeri belledi, bulutu da üzerlerine gölgelik çektik, kendilerine kudret helvasiyle bıldırcın da indirdik, ki size merzuk kıldığımız ni'metlerin temizlerinden yiyin diye, bununla beraber zulmü bize etmediler ve lakin kendi nefislerine zulm ediyorlardı
Biz onları (Ya'kub'un oniki oğlundan gelen) oniki torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya: "Asanla taşa vur!" diye vahyettik. Taştan oniki göze fışkırdı. Her kabile içeceği yeri bildi. (Ayrıca) üzerlerine bulutla gölge yaptık ve onlara kudret helvasıyle bıldırcın eti indirdik: "Size verdiğimiz güzel rızıklardan yeyin!" (dedik). Ama onlar (saptılar, haksızlık ettiler. Böylece onlar) bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Biz onları (İsrailoğullarını) on iki torun ümmete ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asanla taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp fışkırdı; böylece her bir insan topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik:) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefslerine zulmediyorlardı.
Biz onları on ikiye, (o kadar) torunlara (kabileye), ümmetlere ayırdık. ("Tih" de susayan) kavmi, (Musadan) su istediği zaman "Asaanı taşa vur" diye (vahyetdik de) ondan on iki pınar kaynayıb akdı. İnsanların her kısmı su içecekleri yeri iyice belledi; Onları üstlerindeki bulutla gölgelendirdik, onlara kudret helvasıyle bıldırcın indirdik. "Size rızk olarak verdiğimiz en temiz ve güzellerinden yeyin" (dedik) Onlar bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Biz, onları on iki oymağa, ümmetlere ayırdık. Kavmi ondan su istediği zaman Musa'ya vahyettik ki: Asanı taşa vur. Ondan on iki pınar fışkırdı. Herkes içeceği yeri belledi. Ve onların üzerine bulutla gölge yaptık. Onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temiz ve güzel olanlarından yeyin. Onlar bize zulmetmediler, ancak kendilerine zulmediyorlardı.
Onları on iki kabileye ayırmıştık. Musa'ya da kavmine su çıkarması için değneği ile taşa vurmasını ilham ettik. Oradan on iki kaynak fışkırdı. Her kabile su içeceği yeri öğrendi. Onları bulut ile gölgelendirdik. Onlara kudret helvası ve bıldırcın yedirdik. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler.
Biz onları on iki kabileye, on iki topluluğa ayırdık. Halkı kendisinden su istediğinde Musa'ya: "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Derhal on iki pınar fışkırdı. Her kabile su alacağı yeri öğrendi. Bulutu da üzerlerine gölgelik yaptık. Kendilerine kudret helvasıyla bıldırcın da indirdik ve dedik ki:"Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyiniz!" Fakat onlar emrimizi dinlememekle Bize değil, asıl kendilerine zulmediyorlar, kendilerine yazık ediyorlardı.
Biz onları on iki gruba, topluluğa ayırdık.. . Halkı ondan su istediklerinde Musa'ya: "Asa olarak (kendindeki kuvvelerle asanı bütünleştirmiş olarak) taşa vur" diye vahyettik. . . Ondan on iki kaynak fışkırdı. . . Her grup kendi meşrebini (içeceği yeri) hakikaten bildi. . . Bulutu üzerlerine gölge yaptık ve kudret helvası ve bıldırcın inzal ettik. . . (Dedik): "Sizi rızıklandırdığımız temiz - pak şeyleri yeyin". . . Onlar bize zulmetmediler, nefslerine zulmetmekteydiler.
Onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. Halkı kendisinden su istediği zaman Musa'ya, 'Asan ile taşa vur,' diye vahyettik. Ondan on iki göze fışkırdı ve her kabile içeceği yeri bildi. Ayrıca onları bulutlarla gölgelendirdik ve üzerlerine menna ve bıldırcın indirdik: 'Size verdiğim rızıklardan yeyin.' Onlar bize haksızlık etmiyorlardı, kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.
Biz, onları oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık. Halkı ondan su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her topluluk su alacağı kaynağı bildi. Üzerlerine buluttan gölgelik yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın bağışladık*. Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin. Onlar, bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı.
And We separated them into twelve tribes as nations; and We inspired Moses when his people wanted to drink: "Strike the rock with your staff, " thus twelve springs burst forth. Every group knew where from to drink. And We shaded them with clouds and We sent down to them manna and quail: "Eat from the good things that We have provided for you." They did not wrong Us, but it was their souls that they wronged.
And We divided them into twelve tribes as communities. And We instructed Moses when his people sought water of him: “Strike thou with thy staff the rock”; and there gushed therefrom twelve springs — each people knew its drinking-place. And We caused the cloud to overshadow them, and sent down upon them manna and quails: “Eat of the good things that We provided you.” And they wronged Us not, but they wronged their souls.
We divided them up into twelve tribes – communities. We revealed to Musa, when his people asked him for water: ‘Strike the rock with your staff.’ Twelve fountains flowed out from it and all the people knew their drinking place. And We shaded them with clouds and sent down manna and quails to them: ‘Eat of the good things We have provided you with.’ They did not wrong Us; rather it was themselves they wronged.
We divided them into twelve tribal communities, and we inspired Moses when his people asked him for water: "Strike the rock with your staff," whereupon twelve springs gushed out therefrom. Thus, each community knew its water. And we shaded them with clouds, and sent down to them manna and quails: "Eat from the good things we provided for you." It is not us that they wronged; it is they who wronged their own souls.
And We separated them into twelve patriarch nations; and We inspired Moses when his people wanted to drink: "Strike the stone with your staff," thus twelve springs burst out of it. Each people then knew from where to drink. And We shaded them with clouds and We sent down to them manna and quail: "Eat from the good things that We have provided for you." They did not wrong Us, but it was their souls that they wronged.
We separated them into twelve tribes as nations; and We inspired Moses when his people wanted to drink: "Strike the rock with your staff," thus twelve springs burst forth. Every group knew where from to drink. We shaded them with clouds and We sent down to them manna and quail: "Eat from the good things that We have provided for you." They did not wrong Us, but it was themselves that they wronged.