De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa takva sahipleri için bir ödül olan, dönüş yeri olarak söz verilen süresiz Cennet mi?"
De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad edilen sürelilik cenneti mi? Orası, onlar için bir ödül ve bir varış yeridir."
(Onlara) de ki: "Bu mu hayırlı olan yoksa muttakîlere (duyarlı olanlara) vadedilen, kendileri için bir ödül ve varış yeri olan ebedî cennet mi?"
De ki: "Bu mu, yoksa erdemlilere bir karşılık ve dönüş yeri olarak söz verilmiş ebedi bahçe mi daha iyi?"
De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa takva sahipleri için bir ödül olan, dönüş yeri olarak söz verilen süresiz Cennet mi?"
De ki: "Bu mu iyi, yoksa takva sahiplerine söz verilen kalıcı cennet mi? O onlar için hem bir karşılık, hem varılacak yerdir."
De ki: "Bu mu daha iyidir; yoksa sorumluluk bilinci taşıyanlara, bir ödül ve yerleşme yeri olarak sözü verilen sonsuzluk cenneti mi?"
De ki: "Ee, şimdi bu mu hayırlı, yoksa takva sahiplerine vaad edilen ebedi cennet mi? Ki o bir ödül ve bir son duraktır.
De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa korunanlara vaat edilen o sonsuzluk cenneti mi? O cennet de bu korunanların ödülü ve dönüş yeridir."
De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır."
De ki: "O mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dolunan sonsuzluk cenneti mi?" O, kendilerine bir mükafat ve varacakları yer olarak hazırlanmıştır.
De ki: "(Şimdi söyleyin,) bu mu daha hayırlı, yoksa Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara bir mükafat ve yerleşme yeri olarak vaad edilen ebedi cennet mi?
De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah'a karşı gelmekten sakınanlara va'dedilen ebedilik cenneti mi?" Orası onlar için bir mükafat ve varılacak bir yerdir.
Ya o mı hayırlı, yoksa müttekilere va'dolunan Huld Cenneti mi? Ki kendilerine bir mükafat, ve akıbet varacakları bir me'va bulunuyor
De ki: "Bu mu iyi, yoksa korunanlara va'dedilen ebedi cennet mi? O da onların mükafat ve sonucudur!"
De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine vaadedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır."
De ki: "Bu mu hayırlı, yoksa muttakıylere va'd olunan ebedilik cenneti mi? Ki bu, onlar için bir mükafat, bir merci'dir.
De ki: Bu mu daha hayırlıdır, yoksa müttakilere vaad olunan ebedi cennet mi? Ki bu, onlar için bir mükafat ve son duraktır.
-Bu mu hayırlı, yoksa takva sahiplerine söz verilen ebedi cennet mi? Orası onlar için bir ödül ve son duraktır, de!
De ki: "Bu mu iyi, yoksa takva ehline vad olunan ebedi cennet mi?" Orası onlar için bir mükafat ve pek güzel bir akıbettir.
De ki: "Bu mu daha hayırlıdır yoksa korunmuşlara vadolunan sonsuzluk cenneti mi? (O cennet) onlar için bir ceza (yaşamlarının getirisi) ve (hakikatlerine) dönüş yeridir. "
De ki, 'Bu mu, yoksa erdemlilere bir karşılık ve dönüş yeri olarak söz verilmiş ebedi cennet mi daha iyi?'
De ki: " Bu mu daha hayırlıdır, yoksa takva sahipleri için bir ödül olan, dönüş yeri olarak söz verilen süresiz Cennet mi?"
Say: "Is that better or the Paradise of eternity that the righteous have been promised" It is their reward and destiny.
Say thou: “Is that better, or the Garden of Eternity which is promised to those of prudent fear?” It will be for them a reward and a journey’s end.
Say: ‘Is that better, or the Garden of Eternal Life which has been promised to those who have taqwa? That is their recompense and destination. ’
Say, "Is this better or the eternal Paradise that is promised for the righteous? It is their well deserved reward; a well deserved destiny."
Say: "Is that better or the garden of eternity that the righteous have been promised?" It is their reward and destiny.
Say, "Is that better or the Paradise of eternity that the righteous have been promised?" It is their reward and destiny.