Ey iman edenler! Öğüt veren bir tevbe ile Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabb'iniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, nebileri ve onlarla beraber olanları asla üzmeyecektir. Onların ışıkları önlerini ve yanlarını aydınlatır. "Rabb'imiz, bizim ışığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, Her Şeye Güç Yetiren'sin." derler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ya eyyuha | ey | |
2 | ellezine | kimseler | |
3 | amenu | inanan(lar) | امن |
4 | tubu | tevbe edin | توب |
5 | ila | ||
6 | llahi | Allah'a | |
7 | tevbeten | tevbe ile | توب |
8 | nesuhen | yürekten | نصح |
9 | asa | umulur ki | عسي |
10 | rabbukum | Rabbiniz | ربب |
11 | en | ||
12 | yukeffira | örter | كفر |
13 | ankum | sizden | |
14 | seyyiatikum | kötülüklerinizi | سوا |
15 | ve yudhilekum | sizi sokar | دخل |
16 | cennatin | cennetlere | جنن |
17 | tecri | akan | جري |
18 | min | ||
19 | tehtiha | altlarından | تحت |
20 | l-enharu | ırmaklar | نهر |
21 | yevme | günde | يوم |
22 | la | ||
23 | yuhzi | utandırmayacağı | خزي |
24 | llahu | Allah'ın | |
25 | n-nebiyye | nebiyi | نبا |
26 | vellezine | ve olanları | |
27 | amenu | inanmış | امن |
28 | meahu | onunla beraber | |
29 | nuruhum | onların nuru | نور |
30 | yes'aa | koşar | سعي |
31 | beyne | önleriden | بين |
32 | eydihim | önleriden | يدي |
33 | ve bieymanihim | ve sağ yanlarından | يمن |
34 | yekulune | derler ki | قول |
35 | rabbena | Rabbimiz | ربب |
36 | etmim | tamamla | تمم |
37 | lena | bize | |
38 | nurana | nurumuzu | نور |
39 | vegfir | ve bağışla | غفر |
40 | lena | bizi | |
41 | inneke | doğrusu senin | |
42 | ala | üzerine | |
43 | kulli | her | كلل |
44 | şey'in | şey | شيا |
45 | kadirun | gücün yeter | قدر |
"Ey iman edenler! Gönülden gelen bir tövbe ile Allah'a yöneliniz. Belki Rabbiniz kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların önlerinden ve sağlarından nurları aydınlatıp gider de,'Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi affet, çünkü senin her şeye gücün yeter' derler."
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz sizden kötülüklerinizi örter. Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri rezil etmeyeceği günde Allah sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Onların ışığı önlerinden ve sağlarından koşar (ve) "Rabbimiz! Işığımızı bizim için tamamla; bizi bağışla! Şüphesiz ki sen her şeye gücü yetensin." derler.
Ey iman edenler, ALLAH'a yürekten tövbe edin ki Efendiniz kötülüklerinizi örtsün ve altından ırmaklar akan bahçelere soksun. ALLAH, o gün peygamberi ve beraberinde bulunanları utandırmaz. Işıkları, önlerinden sağ yanlarına doğru yayılır ve, "Efendimiz, bizim için ışığımızı tamamla ve bizi bağışla; sen her şeye gücü yetensin" derler.
Ey iman edenler! Öğüt veren bir tevbe ile Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabb'iniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, nebileri ve onlarla beraber olanları asla üzmeyecektir. Onların ışıkları önlerini ve yanlarını aydınlatır. "Rabb'imiz, bizim ışığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, Her Şeye Güç Yetiren'sin." derler.
Ey inanıp güvenenler! Örnek bir dönüşle Allah'a dönün. Belki Sahibiniz, nebilerini ve inanıp güvenenleri (müminleri) aşağılamayacağı günde kabahatlerinizi örter de sizi içinden ırmaklar akan bahçelere yerleştirir. (Oraya gidecek olanların) Nurları önlerini ve sağ yanlarını aydınlatır. Şöyle derler: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Her şeye bir ölçü koyan sensin."
Ey inanca çağırılanlar! Yürekten pişmanlığınızı Allah'a gösterin. Efendinizin, kötülüklerinizi örtmesi ve altlarından ırmaklar akan cennetlere sizi yerleştirmesi umut edilebilir. O gün, Allah, hem peygamberi hem de Onunla birlikte olan inananları utandırmayacaktır. Önlerinden ve sağ yanlarından aydınlıkları yayılır. Şöyle derler: "Efendimiz! Aydınlığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz, Sen, her şeye Gücü Yetensin!"
Siz ey iman edenler! Samimi bir kalp ile tevbe ederek içten bir sadakatle Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve Allah'ın peygamber ve ona katılarak iman edenleri mahcup etmeyeceği o gün, sizi zemininden ırmakların çağladığı cennetlere koyar: Onlar önlerinden ve sağlarından ışık saçarlar ve şöyle dua ederler: "Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla: çünkü sen her şeye kadirsin!
Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadir'sin, her şeye gücün yeter."
Ey iman edenler! Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin."
Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe ile tevbe edin ki, nasuh (gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Ola ki Rabbiniz kusurlarınızı örter, Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin!"
Siz ey imana ermiş olanlar! Gönülden tevbe ederek Allah'a yönelin! Umulur ki Rabbiniz kötü fiilerinizi yok eder ve Allah'ın Peygamberi ile o'nun inancını paylaşanları utandırmayacağı o Gün, sizi içinden ırmaklar akan bahçelere koyar. Onlar, önlerinden ve sağ taraflarından hızla ışık yayarlar ve "Ey Rabbimiz!" diye yalvarırlar, "Bu ışığımızı ebediyyen parlat ve günahlarımızı bağışla! Çünkü Sen her şeye kadirsin!"
Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.
Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddi, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nurları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rabbena! Bizlere nurumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadirsin.
Ey inananlar, Allah'a yürekten tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allah'ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!"
Ey inananlar, Tanrı'ya kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Tanrı sizin kötülüklerinizi örter (yükeffire) ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Tanrı, Peygamberi ve onunla birlikte inananları küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin."
Ey iman edenler, tam bir sıdk-u hulusa malik bir tevbe ile Allaha dönün. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah peygamberini ve iman edib onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, nuurları önlerinde ve sağlarında koşacak, "Ey Rabbimiz, diyecekler, bizim nuurumuzu tamamla, bizi yarlığa. Şübhesiz ki Sen herşey'e hakkıyle kaadirsin".
Ey iman edenler; Allah'a nasuh tevbesi ile tevbe edin. Umulur ki Rabbınız kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün, Allah; peygamberini ve onunla beraber olan mü'minleri utandırmayacak. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşacak; Rabbımız, ışığımızı tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin, diyecekler.
-Ey iman edenler, tam arınarak Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, günahlarınızı örter ve sizi alt tarafından ırmaklar akan cennetlere girdirir. O gün, Allah, Peygamberi ve onunla beraber iman etmiş olanları utandırmaz. Nurları önlerinden ve yanlarından koşar. Rabbimiz, derler. Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.
Ey iman edenler! Samimi ve kesin bir dönüşle Allah'a tövbe ediniz! Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri utandırmaz. Onların nuru, önlerinden ve sağ taraflarından sür'atle ilerler.Şöyle derler onlar: "Ey Kerim Rabbimiz! Nurumuzu daha da artır, tamamına erdir, kusurlarımızı affet, çünkü Sen her şeye kadirsin."
Ey iman edenler! Allah'a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dahil eder. O süreçte Allah, O Nebi'yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil - rüsva etmez! Onların nuru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: "Rabbimiz.. . Nurumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle. . . Muhakkak ki sen her şeye Kaadir'sin. "
Ey inananlar, ALLAH'a yürekten tevbe edin ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün ve altından ırmaklar akan cennetlere soksun. ALLAH, o gün peygamberi ve beraberinde bulunanları utandırmaz. Işıkları, önlerinden sağ yanlarına doğru yayılır ve, 'Rabbimiz, bizim için ışığımızı tamamla ve bizi bağışla; sen herşeye gücü yetensin,' derler.
Ey iman edenler! Öğüt veren bir tövbe ile Allah'a tövbe edin. Umulur ki Rabb'iniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, nebileri ve onlarla beraber olanları asla üzmeyecektir. Onların ışıkları önlerini ve yanlarını aydınlatır. "Rabb'imiz, bizim ışığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, Her Şeye Güç Yetiren'sin." derler.
O you who believe, you shall repent to God a sincere repentance. It may be that your Lord will remit your sins and admit you into paradises with rivers flowing beneath. On that Day, God will not disappoint the prophet and those who believed with him. Their light will radiate around them and to their right. They will Say: "Our Lord, keep perfect our light for us, and forgive us; You are able to do all things."
O you who heed warning: turn to God in sincere repentance. It may be that your Lord will remove from you your evil deeds, and make you enter gardens beneath which rivers flow. The day God will not disgrace the Prophet and those who heed warning with him, their light running before them and on their right hand, they will say: “Our Lord: perfect Thou for us our light, and forgive Thou us; Thou art over all things powerful.”
You who have iman! repent sincerely to Allah. It may be that your Lord will erase your bad actions from you and admit you into Gardens with rivers flowing under them on the Day when Allah will not disgrace the Prophet and those who had iman along with him. Their light will stream out ahead of them and on their right. They will say, ‘Our Lord, perfect our light for us and forgive us! You have power over all things.’
O you who believe, you shall repent to GOD a firm repentance. Your Lord will then remit your sins and admit you into gardens with flowing streams. On that day, GOD will not disappoint the prophet and those who believed with him. Their light will radiate in front of them and to their right. They will say, "Our Lord, perfect our light for us, and forgive us; You are Omnipotent."
O you who believe, you shall repent to God a sincere repentance. It may be that your Lord will forgive your sins and admit you into estates with rivers flowing beneath them. On that Day, God will not disappoint the prophet and those who believed with him. Their light will radiate around them and to their right. They will say: "Our Lord, keep perfect our light for us, and forgive us; You are able to do all things."
O you who acknowledge, you shall repent to God a sincere repentance. It may be that your Lord will remit your sins and admit you into paradises with rivers flowing beneath. On that day, God will not disappoint the prophet and those who acknowledged with him. Their light will radiate around them and to their right. They will say, "Our Lord, keep perfect our light for us, and forgive us; You are able to do all things."