Musa: "Ey Rabb'imiz! Firavun ve melelerine dünya hayatında ziynet ve mallar verdin. Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Senin yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." dedi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kale | ve dedi ki | قول |
2 | musa | Musa | |
3 | rabbena | Rabbimiz | ربب |
4 | inneke | şüphesiz sen | |
5 | ateyte | verdin | اتي |
6 | fir'avne | Firavun'a | |
7 | ve meleehu | ve adamlarına | ملا |
8 | zineten | süs(ler) | زين |
9 | ve emvalen | ve mallar | مول |
10 | fi | ||
11 | l-hayati | hayatında | حيي |
12 | d-dunya | dünya | دنو |
13 | rabbena | Rabbimiz | ربب |
14 | liyudillu | saptırmaları için mi? | ضلل |
15 | an | -dan | |
16 | sebilike | senin yolun- | سبل |
17 | rabbena | Rabbimiz | ربب |
18 | tmis | yok et | طمس |
19 | ala | ||
20 | emvalihim | onların mallarını | مول |
21 | veşdud | ve bağla | شدد |
22 | ala | üzerini | |
23 | kulubihim | kalplerinin | قلب |
24 | fela | ||
25 | yu'minu | (ki) iman etmesinler | امن |
26 | hatta | kadar | |
27 | yeravu | görünceye | راي |
28 | l-azabe | azabı | عذب |
29 | l-elime | acıklı | الم |
Musa dedi ki: "Ey Rabbimiz! Gerçekten sen, Firavun ve kavmine dünya hayatında ziynet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! Onlara bu nimetleri, insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler diye mi verdin? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver."
Musa şöyle demişti: "Rabbimiz! Şüphesiz ki sen Firavun ve yöneticilerine dünya hayatında ziynet ve mallar verdin.* Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri) insanları senin yolundan saptırsınlar (diye mi verdin?)* Rabbimiz! Onların mallarını sil, kalplerine sıkıntı ver! Onlar o elem verici azabı görünceye kadar iman etmeyecekler."*
Musa dedi ki: "Efendimiz, sen Firavun ve konseyine dünya hayatında lüks ve mal verdin. Efendimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Efendimiz, onların mallarını silip süpür ve acı azabı görünceye kadar gerçeği onaylamasınlar diye kalplerini katılaştır."*
Musa: "Ey Rabb'imiz! Firavun ve melelerine dünya hayatında ziynet* ve mallar verdin. Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Senin yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." dedi.
Musa dedi ki "Rabbimiz! Sen Firavun'a ve ileri gelen adamlarına dünya hayatında süs ve mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Sen onların mallarını yok et, kalplerini öyle baskı altında tut ki o acıklı azabı görünceye kadar inanamaz olsunlar."
Musa, şöyle dedi: "Efendimiz! Aslında, Firavun ve ileri gelenlerine, dünya yaşamında varlık ve mal verdin!" "Efendimiz! Senin yolundan saptırmaları için mi?" "Efendimiz! Onların varlıklarını yok et, yüreklerine de darlık ver. Acı bir cezayı görünceye dek artık inanmazlar!"
Ve Musa "Rabbimiz!" dedi; "Şu bir gerçek ki Sen, Firavun ve onun yakın çevresine bu dünya hayatında göz kamaştırıcı bir saltanat ve mal verdin! Rabbimiz (işte) bu yüzden senin yolundan insanları saptırıyorlar. Rabbimiz! Onların servetlerini kökünden kazı ve yüreklerine bunun acısını oturt; belli ki onlar, can yakıcı azabı görmedikçe iman etmeyecekler!"
Musa şöyle dedi: "Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına şu geçici hayatta debdebe verdin, mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Onların mallarını sil süpür, kalplerini şiddetle sık ki, acıklı azabı görünceye kadar inanmasınlar."
Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalblerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler."
Musa dedi ki: "Ey Rabbimiz,sen Firavun'a ve adamlarına, dünya hayatında zinet, ihtişam ve nice nice mallar verdin; ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, mallarını sil, süpür ve sıktıkça sık ki, o acı azabı görmedikçe iman etmeyecekler."
Ve Musa: "Ey Rabbim!" dedi, "gerçek şu ki, Sen Firavun ve onun seçkinler çevresine dünya hayatında görkem ve zenginlik verdin; öyle ki, bunun sonucu olarak onlar da, ey Rabbim, (başkalarını) Senin yolundan çeviriyorlar! Ey Rabbimiz, öyleyse artık onların zenginliklerini silip yok et, (ve böylece) kalplerini katılaştır; çünkü çetin azabı görmedikçe inanmayacaklar!"
Musa, şöyle dedi: "Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun'a ve onun ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler."
Musa, ya rab! dedi, sen Fir'avne ve cem'iyyetine, dünya hayatta bir ziynet ve haşmet ve nice nice mallar verdin, yolundan saptırsınlar diye mi ya rab? Ya rab! Mallarını sil süpür ve kalblerini şiddetle sık ki o elim azabı görmedikçe iyman etmiycekler
Musa: "Rabbimiz dedi, sen Fir'avn'a ve adamlarına yakın hayatta süs ve nice mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını yok et, kalblerini sık ki, acı azabı görünceye kadar inanmasınlar!"
Musa dedi ki: "Rabbimiz, şüphesiz sen Firavuna ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz mallarını yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar inanmayacaklar."
Musa: "Ey Rabbimiz, dedi, hakıykaten Sen Fir'avne ve ileri gelenlerine dünya hayaatında zinet (-ü haşmet) ve (nice) mallar verdin, Senin yolundan sapdırsınlar diye mi hey Rabbimiz?! Sen onların mallarını yok et Rabbimiz, kalblerini şiddetle sık ki onlar o çetin azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyeceklerdir".
Musa dedi ki: Rabbımız, doğrusu sen Firavun'a ve erkanına bu dünyada hayatında süsler ve mallar verdin. Rabbımız; Senin yolundan insanları saptırsınlar diye mi? Rabbımız; mallarını yok et, onların kalblerini sık. Çünkü onlar, elim azabı görmedikçe iman etmezler.
Musa: -Rabbimiz, doğrusu sen Firavun'a ve çevresine zinetler ve dünya hayatında mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, mallarını yok et, kalplerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar, dedi.
Musa: "Ey bizim Rabbimiz!" dedi. "Sen Firavun ile onun ileri gelen yardımcılarına dünya hayatında muazzam zinet, haşmet ve servet verdin. Ey bizim Rabbimiz! İnsanları neticede Senin yolundan saptırsınlar diye mi onlara bu imkanı verdin? Ey bizim büyük Rabbimiz, mahvet, sil süpür onların servetlerini ve kalplerini şiddetle sık! Belli ki o acı azabı görmedikçe onlar imana gelmeyecekler."
Musa dedi ki: "Rabbimiz! Muhakkak ki Firavun ve ileri gelenlerine, dünya hayatının zinet ve mallarını sen verdin.. . Rabbimiz, (halkı) senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz mallarını sil-süpür; içlerini bunalt! Zira onlar acı azabı görmedikçe iman etmezler. "
Musa dedi ki: 'Rabbimiz, sen Firavun ve konseyine dünya hayatında lüks ve mal verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz, onların mallarını silip süpür ve acı azabı görünceye kadar inanmasınlar diye kalplerini katılaştır.'
Musa: "Ey Rabb'imiz! Firavun ve ileri gelenlerine dünya hayatında ziynet* ve mallar verdin. Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Senin yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." dedi.
And Moses said: "Our Lord, you have given Pharaoh and his commanders adornments and wealth in this worldly life so that they will misguide from Your path. Our Lord, wipe-out their wealth and bring grief to their hearts; for they will not believe until they see the painful retribution."
And Moses said: “Our Lord: Thou hast given Pharaoh and his eminent ones adornment and wealth in the life of this world, our Lord, that they might lead astray from Thy path. Our Lord: destroy Thou their wealth, and harden Thou their hearts, so that they believe not until they see the painful punishment.”
Musa said, ‘Our Lord, You have given Pharaoh and his ruling circle finery and wealth in the life of this world, Our Lord, so that they may be misguided from Your Way. Our Lord, obliterate their wealth and harden their hearts so that they do not have iman until they see the painful punishment.’
Moses said, "Our Lord, you have given Pharaoh and his elders luxuries and wealth in this world. Our Lord, they only use them to repulse others from Your path. Our Lord, wipe out their wealth, and harden their hearts to prevent them from believing, until they see the painful retribution."
And Moses said: "Our Lord, you have given Pharaoh and his commanders adornments and wealth in this worldly life so that they will misguide from Your path. Our Lord, wipe out their wealth and bring grief to their hearts; for they will not believe until they see the painful retribution."
Moses said, "Our Lord, you have given Pharaoh and his entourage adornments and wealth in this worldly life so that they will misguide from Your path. Our Lord, wipe-out their wealth and bring grief to their hearts so that they will not acknowledge until they see the painful retribution."