سورة البروج

85. Büruc suresi
Burçlar

Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

Burçlar sahibi gökyüzüne ant olsun,

وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ

Ves semai zatil buruc.

Söz verilen güne ant olsun,

وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ

Vel yevmil mev'ud.

Tanığa ve tanıklık edilene ant olsun,

وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ

Ve şahidin ve meşhud.

Uhdud'un Ashab'ı kahroldu;

قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ

Kutile ashabul uhdud.

O şiddetli ateşin sahipleri.

اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ

Ennari zatil vekud.

Hani onlar, onun başında oturmuşlardı.

اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ

İzhum aleyha kuud.

Mü'minlere yaptıklarını izliyorlardı.

وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ

Ve hum ala ma yef'alune bil mu'minine şuhud.

Bunu, Mutlak Üstün Olan ve Övgüye Değer Yegane Varlık olan Allah'a iman edenleri cezalandırmak için yapıyorlardı.

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ

Ve ma nekamu minhum illa en yu'minu billahil azizil hamid.

O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'na aittir. Allah, Her Şeye Tanık'tır.

اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ

Ellezi lehu mulkus semavati vel ard, vallahu ala kulli şey'in şehid.

Mü'min erkeklere ve kadınlara fitne yapıp, sonra da kesin olarak tevbe etmeyenler için Cehennem azabı vardır. Onlar için yakıcı bir azap vardır.

اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ

İnnellezine fetenul mu'minine vel mu'minati summe lem yetubu fe lehum azabu cehenneme ve lehum azabul harik.

İnanan ve salihatı yapanlar için içinden nehirler akan Cennetler vardır. İşte bu, büyük kurtuluştur.

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ

İnnellezine amenu ve amilus salihati lehum cennatun tecri min tahtihel enhar, zalikel fevzul kebir.

Rabb'inin yakalaması kesinlikle çok şiddetlidir.

اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ

İnne batşe rabbike le şedid.

Kuşkusuz başlatan ve tekrarlayan O'dur.

اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ

İnnehu huve yubdiu ve yuid.

O, Çok Bağışlayan'dır, Çok Seven'dir.

وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ

Ve huvel gafurul vedud.

Şanı Yüce Arş'ın Sahibi'dir.

ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ

Zul arşil mecid.

Dilediğini yapandır.

فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ

Fa'alun lima yurid.

O orduların hadisi sana geldi mi?

هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ

Hel etake hadisul cunud.

Firavun ve Semud'un.

فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ

Fir'avne ve semud.

Doğrusu Kafirler hala bir yalanlama içindedirler.

بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ

Belillezine keferu fi tekzib.

Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.

وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ

Vallahu min veraihim muhit.

Bilakis, o şanı yüce şerefli bir Kur'an'dır,

بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ

Bel huve kur'anun mecid.

Levh-i Mahfuz'dadır.

ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ

Fi levhın mahfuz.