Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Bismillahir rahmanir rahim.
Ğaşiyenin hadisi sana geldi mi?
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ
Hel etake hadisul gaşiyeh.
İzin Günü birtakım yüzler öne düşüktür;
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ
Vucuhun yevmeizin haşiah.
Onlar için kuru dikenli bir bitkiden başka yiyecek yoktur;
لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ
Leyse lehum taamun illa min dari'.
O, beslemez ve açlığı gidermez.
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ
La yusminu ve la yugni min cu'.
İzin Günü birtakım yüzler nimetler içindedirler.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ
Vucuhun yevmeizin naımeh.
Hiç mi deveye bakmıyorlar, nasıl yaratılmış?
اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠
E fe la yanzurune ilel ibili keyfe hulikat.
Ve gökyüzüne, nasıl yükseltilmiş?
وَاِلَى السَّمَٓاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ۠
Ve iles semai keyfe rufiat.
Ve dağlara, nasıl dikilmişler?
وَاِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ۠
Ve ilel cibali keyfe nusıbet.
Ve yeryüzüne, nasıl yayılıp döşenmiş?
وَاِلَى الْاَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ۠
Ve ilel ardı keyfe sutıhat.
Öğüt ver; sen yalnızca öğüt vericisin.
فَذَكِّرْ اِنَّـمَٓا اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ
Fezekkir innema ente muzekkir.
Kimseyi zorla inandıracak değilsin.
لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍۙ
Leste aleyhim bi musaytır.
Ancak kim yüz çevirir ve Kafir olursa,
اِلَّا مَنْ تَوَلّٰى وَكَفَرَۙ
İlla men tevella ve kefer.
Allah, ona en büyük azapla azap eder.
فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ
Fe yuazzibuhullahul azabel ekber.
Sonra, kuşkusuz onların hesapları kesinlikle Bize aittir.
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Summe inne aleyna hisabehum.