سورة الفجر

89. Fecr suresi
Tan Vakti

Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

Fecre ant olsun.

وَالْفَجْرِۙ

Vel fecr.

On geceye,

وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ

Ve leyalin aşr.

Çift ve tek olana,

وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ

Veş şef'ı vel vetr.

Geçip giden geceye.

وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ

Vel leyli iza yesr.

İşte bunlarda aklını kullanan kimse için bir kasem yok mu?

هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ

Hel fi zalike kasemun lizi hicr.

Rabb'inin Âd kavmine ne yaptığını biliyor musun?

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ

E lem tere keyfe feale rabbuke bi ad.

Sütunlara sahip İrem'e!

اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ

İreme zatil ımad.

Ki, beldeler içinde onun bir eşi yaratılmadı;

اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ

Elleti lem yuhlak misluha fil bilad.

Ve vadide kayaları oyan Semud'a,

وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ

Ve semudelleziyne cabussahre bil vad.

Ve kazıklar sahibi Firavun'a;

وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ

Ve fir avne zil evtad.

Onlar ki, ülkelerde tağutlaşmışlardı,

اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ

Ellezine tagav fil bilad.

Böylece oralarda bozgunculuğu çoğaltmışlardı.

فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ

Fe ekseru fihel fesad.

Bu yüzden Rabb'in onları azap kırbacıyla kırbaçladı.

فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ

Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azab.

Çünkü Rabb'in olup-biteni görüp-gözlemektedir.

اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ

İnne rabbeke le bil mirsad.

Fakat o insan; Rabb'i ne zaman onu sınamak için ikramda bulunsa ve ona nimet verse, "Rabb'im bana ikram etti. " der.

فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ

Fe emmel insanu iza mebtelahu rabbuhu fe ekremehu ve na'amehu fe yekulu rabbi ekremen.

Fakat ne zaman ona sınamak için rızkını ölçülü verirse, "Rabb'im beni alçaltı. " der.

وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ

Ve emma iza mebtelahu fe kadere aleyhi rızkahu fe yekulu rabbi ehanen.

Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.

كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ

Kella bel la tukrimunel yetim.

Yoksulu yedirmede birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ

Ve la tehaddune ala taamil miskin.

Varis olduğunuz mirası ihtirasla yiyorsunuz.

وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ

Ve te'kulunet turase eklen lemma.

Malı büyük bir sevgiyle, çok seviyorsunuz.

وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ

Ve tuhıbbunel male hubben cemma.

Hayır, hayır! Yer, paramparça olup dağıldığı zaman,

كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ

Kella iza dukketil ardu dekken dekka.

Rabb'in emri geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman,

وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ

Ve cae rabbuke vel meleku saffen saffa.

İzin Günü Cehennem ortaya getirilir. O gün insan neyin ne olduğunu anlar, ancak bunun ona bir yararı olmaz.

وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ

Ve cie yevmeizin bi cehenneme yevmeizin yetezekkerul insanu ve enna lehuz zikra.

"Ah keşke hayattayken, ahiret hayatım için hazırlık yapmış olsaydım." der.

يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ

Yekulu ya leyteni kaddemtu li hayati.

Artık İzin Günü, O'nun azabı hiç kimsenin azabına benzemez.

فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ

Fe yevmeizin la yuazzibu azabehu ehad.

O'nun vurduğu bağ, hiç kimsenin vurduğu bağa benzemez.

وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ

Ve la yusiku ve sakahu ehad.

"Ey mutmain nefs!

يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ

Ya eyyetuhen nefsul mutmainneh.

Rızasını kazanarak, razı olarak Rabb'ine dön.

اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ

İrcii ila rabbiki radıyeten mardıyyeh.

Kullarıma katıl;

فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ

Fedhuli fi ibadi.

Cennetime gir."

وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي

Vedhuli cenneti.