86 sonuç bulundu.

Allah zerre kadar zulmetmez ve eğer bir iyilik olursa onu kat kat artırır, ayrıca kendi tarafından da büyük bir mükafat verir.

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ وَاِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ اَجْراً عَظ۪يماً

İnnallahe la yazlimu miskale zerreh, ve in teku haseneten yudaıfha ve yu'ti min ledunhu ecran azima.

ALLAH insanlara hiç zulmetmez; ancak insanlar kendi kendilerine zulmederler.

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـٔاً وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

İnnallahe la yazlimun nase şey'en ve lakinnen nase enfusehum yazlimun.

"Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır. Yoksa Allah, kullarına zulmetmez."

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يكُمْ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِۚ

Zalike bima kaddemet eydikum ve ennallahe leyse bi zallamin lil abid.

"İşte bu, ellerinizin önden gönderdiği şeyler yüzündendir. Allah, kullara asla zulmetmez."

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يكُمْ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِۙ

Zalike bima kaddemet eydikum ve ennallahe leyse bi zallamin lil abid.

Kitap ortaya konulduğunda suçluların onda (kayıtlı) olandan korktuklarını görürsün. Eyvah bize, bu kitap büyük küçük demeden hepsini olduğu gibi ortaya koyuyor. Yaptıklarını hazır bulurlar, Rabbin hiç kimseye zulmetmez.

وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِم۪ينَ مُشْفِق۪ينَ مِمَّا ف۪يهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هٰذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغ۪يرَةً وَلَا كَب۪يرَةً اِلَّٓا اَحْصٰيهَاۚ وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِراًۜ وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ اَحَداً۟

Ve vudıal kitabu fe terel mucrimine muşfikine mimma fihi ve yekulune ya veyletena mali hazel kitabi la yugadiru sagireten ve la kebireten illa ahsaha, ve vecedu ma amilu hadıra, ve la yazlimu rabbuke ehada.

Kim erdemli davranırsa kendi yararınadır. Kim kötü davranırsa kendi zararınadır. Efendin, kullara zulmetmez.

مَنْ عَمِلَ صَالِحاً فَلِنَفْسِه۪ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاۜ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ

Men amile salihan fe li nefsihi ve men esae fe aleyha, ve ma rabbuke bi zallamin lil abid.

Zulmetmeleri yüzünden, işte çökmüş evleri... Bilen bir toplum için bunda bir ders olmalı.

فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خَاوِيَةً بِمَا ظَلَمُواۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Fe tilke buyutuhum haviyeten bima zalemu, inne fi zalike le ayeten li kavmin ya'lemun.

Zulmetmeleri yüzünden o (azab) karar(ı) başlarına gelmiştir, artık konuşmazlar.

وَوَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِمْ بِمَا ظَلَمُوا فَهُمْ لَا يَنْطِقُونَ

Ve vakaal kavlu aleyhim bima zalemu fe hum la yentıkun.

Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: "Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)" Onlar da, "Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik" derler. Melekler, "Allah'ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir.

اِنَّ الَّذ۪ينَ تَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْ قَالُوا ف۪يمَ كُنْتُمْۜ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَف۪ينَ فِي الْاَرْضِۜ قَالُٓوا اَلَمْ تَكُنْ اَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُوا ف۪يهَاۜ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَسَٓاءَتْ مَص۪يراًۙ

İnnellezine teveffahumul melaiketu zalimi enfusihim kalu fime kuntum. Kalu kunna mustad'afine fil ard. Kalu e lem tekun ardullahi vasiaten fe tuhaciru fiha. Fe ulaike me'vahum cehennem ve saet masira.

Biz zulmetmekte olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.

وَكَمْ قَصَمْنَا مِنْ قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَاَنْشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْماً اٰخَر۪ينَ

Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimeten ve enşe'na ba'deha kavmen aharin.

Halkı zulmetmekteyken helak ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!

فَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ اَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلٰى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّـلَةٍ وَقَصْرٍ مَش۪يدٍ

Fe ke eyyin min karyetin ehleknaha ve hiye zalimetun fe hiye haviyetun ala uruşiha ve bi'rin muattalatin ve kasrın meşid.

Ama o zulmetmeye şartlanmış olanlar kendilerine tevdi edilmiş olan (söz)ü başka bir sözle değiştirdiler: bunun üzerinde Biz de yoldan çıkmalarından ötürü o zalimlerin üzerine gökten bir bela indirdik.

فَبَدَّلَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا قَوْلاً غَيْرَ الَّذ۪ي ق۪يلَ لَهُمْ فَاَنْزَلْنَا عَلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رِجْزاً مِنَ السَّمَٓاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ۟

Fe beddelellezine zalemu kavlen gayrellezi kile lehum fe enzelna alellezine zalemu riczen mines semai bima kanu yefsukun.

Kim bunu düşmanca ve zulmetme kastıyla yaparsa, onu zamanı geldiğinde ateşe mahkum edeceğiz; zira bu Allah için çok kolaydır.

وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ عُدْوَاناً وَظُلْماً فَسَوْفَ نُصْل۪يهِ نَاراًۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يراً

Ve men yef'al zalike udvanen ve zulmen fe sevfe nuslihi nara. Ve kane zalike alallahi yesira.

Sonra o zulmetmekte olanlara: "Sürekli azabı tadın" denilecek. "Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?"

ثُمَّ ق۪يلَ لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِۚ هَلْ تُجْزَوْنَ اِلَّا بِمَا كُنْتُمْ تَكْسِبُونَ

Summe kile lillezine zalemu zuku azabel huld, hel tuczevne illa bima kuntum teksibun.

Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Efendinin emri geldiği zaman, ALLAH'tan aşağı yalvardıkları tanrıları onları hiçbir şeyden kurtaramadı. Aslında, onların yalnızca ziyanlarını arttırdı.

وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ ظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ فَـمَٓا اَغْنَتْ عَنْهُمْ اٰلِهَتُهُمُ الَّت۪ي يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ لَمَّا جَٓاءَ اَمْرُ رَبِّكَۜ وَمَا زَادُوهُمْ غَيْرَ تَتْب۪يبٍ

Ve ma zalemnahum ve lakin zalemu enfusehum fe ma agnet anhum alihetuhumulleti yed'une min dunillahi min şey'in lemma cae emru rabbik, ve ma zaduhum gayre tetbib.

İşte şu kentler de zulmetmeğe başlayınca onları helak ettik. Onları helak etmek için de bir süre belirlemiştik.

وَتِلْكَ الْقُرٰٓى اَهْلَكْنَاهُمْ لَمَّا ظَلَمُوا وَجَعَلْنَا لِمَهْلِكِهِمْ مَوْعِداً۟

Ve tilkel kura ehleknahum lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ıda.

Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.

وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِم۪ينَ

Ve ma zalemnahum ve lakin kanu humuz zalimin.

Hani senin rabbin Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git."

وَاِذْ نَادٰى رَبُّكَ مُوسٰٓى اَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَۙ

Ve iz nada rabbuke musa eni'til kavmez zalimin.

Kimin de mizanları hafif gelirse bunlar da işte ayetlerimize zulmetmelerile kendilerine yazık edenler

وَمَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَظْلِمُونَ

Ve men haffet mevazinuhu fe ulaikellezine hasiru enfusehum bima kanu biayatina yazlimun.

İşte Efendin, zulmetmekte olan kentleri yakaladığı zaman böyle yakalar. O'nun yakalaması acıdır, çetindir.

وَكَذٰلِكَ اَخْذُ رَبِّكَ اِذَٓا اَخَذَ الْقُرٰى وَهِيَ ظَالِمَةٌۜ اِنَّ اَخْذَهُٓ اَل۪يمٌ شَد۪يدٌ

Ve kezalike ahzu rabbike iza ehazel kura ve hiye zalimeh, inne ahzehu elimun şedid.

Yahudilere ise bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık ve onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

وَعَلَى الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا مَا قَصَصْنَا عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُۚ وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Ve alellezine hadu harremna ma kasasna aleyke min kabl, ve ma zalemnahum ve lakin kanu enfusehum yazlimun.

"Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem."

مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟

Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma ene bi zallamin lil abid.

Onlardan bir çoğunu görürsün ki günaha girmek, zulmetmek ve haram yemekte sür'at yarışı yaparlar, her halde ne fena yaparlar

وَتَرٰى كَث۪يراً مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِي الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَۜ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Ve tera kesiran minhum yusariune fil ismi vel udvani ve eklihimus suht lebi'se ma kanu ya'melun.

İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihayet boğulma tehlikesiyle burun buruna gelince Firavun,"Gerçekten İsrailoğulları'nın inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de Müslümanlardanım" dedi.

وَجَاوَزْنَا بِبَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ الْبَحْرَ فَاَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْياً وَعَدْواًۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَدْرَكَهُ الْغَرَقُۙ قَالَ اٰمَنْتُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا الَّـذ۪ٓي اٰمَنَتْ بِه۪ بَنُٓوا اِسْرَٓائ۪لَ وَاَنَا۬ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ

Ve cavezna bi beni israilel bahre fe etbeahum fir'avnu ve cunuduhu bagyen ve adva, hatta iza edrekehul gareku kale amentu ennehu la ilahe illellezi amenet bihi benu israile ve ene minel muslimin.

İşte bu sana hakkıyla okuduğumuz Allah'ın ayetleridir. Allah hiç kimseye zulmetmek istemez.

تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۜ وَمَا اللّٰهُ يُر۪يدُ ظُلْماً لِلْعَالَم۪ينَ

Tilke ayatullahi netluha aleyke bil hakk, ve mallahu yuridu zulmen lil alemin.

Fakat onlardan zalim olanlar kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zulmetmeleri sebebiyle üzerlerine gökten bir bela, bir afet gönderdik.

فَبَدَّلَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ قَوْلاً غَيْرَ الَّذ۪ي ق۪يلَ لَهُمْ فَاَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِجْزاً مِنَ السَّمَٓاءِ بِمَا كَانُوا يَظْلِمُونَ۟

Fe beddelellezine zalemu minhum kavlen gayrellezi kile lehum fe erselna aleyhim riczen mines semai bi ma kanu yazlimun.

"İşte bu senin kendi ellerinde kazanıp getirdiklerindir; unutma ki Allah'ın kullarına zulmetme ihtimali asla bulunmamaktadır!"

ذٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَاَنَّ اللّٰهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟

Zalike bima kaddemet yedake ve ennallahe leyse bi zallamin lil abid.

ve hatırlatıcı mesajlar göndermeden; çünkü Biz (hiç kimseye) asla zulmetmeyiz.

ذِكْرٰى۠ۛ وَمَا كُنَّا ظَالِم۪ينَ

Zikra, ve ma kunna zalimin.

Sizi bulutla gölgelendirmiş, size kudret helvası ile bıldırcın eti indirmiş (vermiş), "Size rızık olarak verdiğimiz temiz şeylerden yiyin!" (demiştik). (Emirlerimizi dinlememekle) onlar bize zulmetmemişlerdi; ancak kendilerine yazık etmişlerdi.

وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَاَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوٰىۜ كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْۜ وَمَا ظَلَمُونَا وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Ve zallelna aleykumul gamame ve enzelna aleykumul menne ves selva kulu min tayyibati ma razaknakum ve ma zalemuna ve lakin kanu enfusehum yazlimun.

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, ayetlerini insanlara böylece açıklar.

اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ اِلٰى نِسَٓائِكُمْۜ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّۜ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ اَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْۚ فَالْـٰٔنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْۖ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِۖ ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى الَّيْلِۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَاَنْتُمْ عَاكِفُونَۙ فِي الْمَسَاجِدِۜ تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَقْرَبُوهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ اٰيَاتِه۪ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Uhılle lekum leyletes sıyamir refesu ila nisaikum hunne libasun lekum ve entum libasun lehun alimallahu ennekum kuntum tahtanune enfusekum fe tabe aleykum ve afa ankum, fel ane başiruhunne vebtegu ma keteballahu lekum, ve kulu veşrabu hatta yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri, summe etimmus sıyame ilel leyli, ve la tubaşiruhunne ve entum akifune fil mesacid, tilke hududullahi fe la takrabuha kezalike yubeyyinullahu ayatihi lin nasi leallehum yettekun.